7 Mart 2014 Cuma

Öfkelenince Neden Bağırırız?


Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde 

bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile 

bağırırlar?” diye sormuş.


Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz 


insan 

yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses 

tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.


Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, 

kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini 

duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan 

mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”


“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar,

 çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan

 birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar 

çünkü kalpleri 

birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, 

sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın 

yakınlığı böyle bir şeydir.”


Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman 


kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden 

uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize 

yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz..